13 Eylül 2009 Pazar


Büyük bir sargı yeri, Kocadere köyünde. Kimi Urfalı, kimi Bosnalı, kimi Sivaslı, kimi Halepli çok sayıda yaralı sargı yerinde. Lâpseki’nin Beybaş Köyü'nden içlerinden biri de... Ve ağır yaralı. Zor nefes alıp vermekte. Son gayretiyle birlikte, komutanın elbisesine yapışır. Kelimeler dudaklarından tane tane dökülür:''Ölme ihtimalim çok fazla... Ben bir pusula yazdım... Arkadaşıma ulaştırın kumandanım...'' Derin bir nefes alıp yutkunduktan sonra devam eder konuşmaya:''Ben ...Ben, köylüm Lapsekili İbrahim Onbaşı'dan 1 Mecid borç aldıydım.Kendisini göremedim.Belki ölebilirim.Ölürsem söyleyin, hakkını helal etsin...''

''Sen merak etme evladım'' der komutanı. Derken de Mehmetçiğimizin kan kırmızıya boyanmış alnının bir baba şefkati ile okşamaktadır. Mehmetçik, vatanı, milleti için döktüğü kanının son damlasını da akıtıp, komutanının kollarında şehitliğe ermek üzeredir ki, son nefesinde bir kez daha yineler:''Ben ölürsem söyleyin hakkını helal etsin.'' Ve can verir.

Kocadere Köyü'nde ki büyük sargı yerine birbiri peşi sıra yaralı Mehmetçikler gelmekte. Çoğu zaten şehit düşmüş, daha ulaşamadan sargı yerine... Kalanların çoğu da can veriyor sargı yerinde. Şehitlerin üzerinden çıkan eşyalar, künyeler hemen komutana ulaştırılıyor, kayıtlara geçsin diye.

Yine öyle emanetlerden ikisi komutanın ellerinde. Biri bir künye, öteki de bir pusula. Komutanın bakışları bu kutsal emanetlerde; Gözleri yaş içinde. Künye de yazılı isim:''Lâpsekili İbrahim Onbaşı''. Pusula da yazılı not:''Ben Beybaş Köyü'nden arkadaşım Halil'e, 1 Mecid borç verdiydim. Kendisi beni göremedi. Biraz sonra taarruza kalkacağız. Belki ben dönemem. Arkadaşıma söyleyin, ben hakkımı helal ettim.''

Hiç yorum yok: